Siz de tatilde bizim gibi farklı bir ülkeye gitmek istiyor fakat bebeğiniz yüzünden çok da uzun yolu gözünüz kesmiyorsa, bizim gibi komşuya gidebilirsiniz :) Alexandroupoli, İstanbul'a çok yakın olması için bile tercih edilebilecek bir tatil bölgesi. Arabayla, Levent'ten yola çıkıp sınırda çok fazla oyalanmadan gidildiğinde 4-5 saat mesafede. Özellikle araba ve bebekle tatil bölgesi arayanlar için güzel bir alternatif olabilir:)
Biz bayramın ilk günü yola çıktık. İpsala Sınır kapısından geçtik ve otelimize yani Alexander Beach&Spa Hotel'e ulaştık. Otelimizin odası çok genişti ve önünde bize özel minik bir bahçesi vardı. Bizim gibi sessizlikten hoşlanıyorsanız size uygun ancak sessizlikten ziyade animasyon ve aksiyon arıyorsanız bu otelin aktiviteleri size az gelebilir. Kahvaltısı açıkbüfe. Tabii ki gittiğiniz mevsimle alakalı ama eğer siz de benim gibi kapalı mekanlara sığmaya çalışmak yerine temiz havayı tercih edenlerdenseniz, havuz kenarında yapılan bu kahvatı size de çok keyifli gelecektir.
Biz 2 gündüzümüzü otelin havuzu yerine Makri Bölgesindeki Aya Yorgi Beach'de geçirmeyi tercih ettik. Denizi pırıl pırıl ancak biraz taşlı. Sahilden biraz derine gittiğinizde başlıyor kum.
Şezlonglar rahat. İsterseniz deniz kenarında isterseniz de yukarıdaki restaurantta yemek yiyebiliyorsunuz. Yiyecek ve içecekler, yine güneyle kıyaslandığında çok ucuz.
Giriş ücreti yok. Otopark ücreti yok. Ne yiyip içiyorsanız onu ödüyorsunuz. Ancak deniz kenarında kredi kartı geçmiyor, sadece yukarıdaki restaurantta kredi kartı ile ödeme yapılabiliyor. Bu arada denize girmeyip sadece öğlen yemeği için buraya gelenler de bir o kadar çok.
Biz çok keyif aldık ve 2 günümüzü Aras'la burada geçirdik :)
Gelelim Aya yorgi'ye bebekle gidilir mi sorusuna :)
Biz, yukarıdakı cümlemden de anlayacağınız gibi, 5,5 aylık bebeğimizle gittik. Bol şemsiye olduğu için gölge alan bulmak sıkıntı olmadı. Ancak burada size bir önerim var; biz ilk gittiğimizde şezlongları seçerken 2li yatak şeklinde olanları seçtik,sanki Aras daha rahat edecekmiş gibi gelmişti bize ancak o yatakların ust gölgeliği daha ince yani Aras'ı güneşten tam koruyamadı, dolayısı ile şezlong değiştirdik. Eğer tam gölge bir alan istiyorsanız tekli şezlongları seçmeniz daha doğru olur çünkü tentesi daha kalın. Biz bu şekilde bütün günü rahatlıkla sahilde geçirebildik. Ancak puseti, arabayı park ettiğiniz yerden deniz kenarına indirmek biraz sıkıntılı olabilir çünkü inmeniz gereken bir merdiven var. Veya sol tarafta hafif bir yokus var inip cikmaniz gereken. Çok mu zor? Hiç değil, biz 2 günde de puseti kolaylıkla indirip çıkarttık. Hatta Aras'ı denize bile soktuk. Tek sıkıntı, denizin biraz fazla soğuk olmasıydı o kadar :)
Gelelim akşam yemeklerine… Bu konu tamamen ayrı bir postu hak ediyor.
Bir sonraki postumda Alexandroupoli'de ne yedik, içtik, onu anlatacağım…
Sağlıcakla kalın...
Biz bayramın ilk günü yola çıktık. İpsala Sınır kapısından geçtik ve otelimize yani Alexander Beach&Spa Hotel'e ulaştık. Otelimizin odası çok genişti ve önünde bize özel minik bir bahçesi vardı. Bizim gibi sessizlikten hoşlanıyorsanız size uygun ancak sessizlikten ziyade animasyon ve aksiyon arıyorsanız bu otelin aktiviteleri size az gelebilir. Kahvaltısı açıkbüfe. Tabii ki gittiğiniz mevsimle alakalı ama eğer siz de benim gibi kapalı mekanlara sığmaya çalışmak yerine temiz havayı tercih edenlerdenseniz, havuz kenarında yapılan bu kahvatı size de çok keyifli gelecektir.
Biz 2 gündüzümüzü otelin havuzu yerine Makri Bölgesindeki Aya Yorgi Beach'de geçirmeyi tercih ettik. Denizi pırıl pırıl ancak biraz taşlı. Sahilden biraz derine gittiğinizde başlıyor kum.
Şezlonglar rahat. İsterseniz deniz kenarında isterseniz de yukarıdaki restaurantta yemek yiyebiliyorsunuz. Yiyecek ve içecekler, yine güneyle kıyaslandığında çok ucuz.
Giriş ücreti yok. Otopark ücreti yok. Ne yiyip içiyorsanız onu ödüyorsunuz. Ancak deniz kenarında kredi kartı geçmiyor, sadece yukarıdaki restaurantta kredi kartı ile ödeme yapılabiliyor. Bu arada denize girmeyip sadece öğlen yemeği için buraya gelenler de bir o kadar çok.
Biz çok keyif aldık ve 2 günümüzü Aras'la burada geçirdik :)
Gelelim Aya yorgi'ye bebekle gidilir mi sorusuna :)
Biz, yukarıdakı cümlemden de anlayacağınız gibi, 5,5 aylık bebeğimizle gittik. Bol şemsiye olduğu için gölge alan bulmak sıkıntı olmadı. Ancak burada size bir önerim var; biz ilk gittiğimizde şezlongları seçerken 2li yatak şeklinde olanları seçtik,sanki Aras daha rahat edecekmiş gibi gelmişti bize ancak o yatakların ust gölgeliği daha ince yani Aras'ı güneşten tam koruyamadı, dolayısı ile şezlong değiştirdik. Eğer tam gölge bir alan istiyorsanız tekli şezlongları seçmeniz daha doğru olur çünkü tentesi daha kalın. Biz bu şekilde bütün günü rahatlıkla sahilde geçirebildik. Ancak puseti, arabayı park ettiğiniz yerden deniz kenarına indirmek biraz sıkıntılı olabilir çünkü inmeniz gereken bir merdiven var. Veya sol tarafta hafif bir yokus var inip cikmaniz gereken. Çok mu zor? Hiç değil, biz 2 günde de puseti kolaylıkla indirip çıkarttık. Hatta Aras'ı denize bile soktuk. Tek sıkıntı, denizin biraz fazla soğuk olmasıydı o kadar :)
Gelelim akşam yemeklerine… Bu konu tamamen ayrı bir postu hak ediyor.
Bir sonraki postumda Alexandroupoli'de ne yedik, içtik, onu anlatacağım…
Sağlıcakla kalın...
Yorumlar