Çocuk sahibi olmadan önce düşündüklerimle, bir çocuk annesi olarak düşündüklerime bakıyorum ve şaşırıyorum. Bir düşünceden diğer düşünceye giden yolun uzunluğuna şaşırıyorum, duyguların böylesine değişebileceğine, bir insanın çocuğu uğruna yapabileceklerine ve dahası bir insanın başka bir insanı bu kadar sevebilme potansiyeline şaşırıyorum :)
Anne değilken, anne olanları anlarım sanırdım, gerçekten de anladığımı düşünürdüm halbuki anladıklarım bütün kumsalda bir kum tanesi kadarmış.
Sevgi, tutku, aşk… Bütün bu duyguları alın çarpın kaçla isterseniz, ve işte o çıkan sonuç kadardır hissettiğiniz.
İşte o, anneleri anladığımı sandığım dönemlerden biriydi sanırım bakıcı tutmaya karar verdiğimiz zaman. Eve bir bakıcı gelecekti, Aras'a O bakacaktı, ben işe dönecektim, eski hayatımız kusursuz devam edecekti :) Ama işte evdeki hesap çarşıya uymadı, bütün düşünceler tersine hoop diye değişti, ben işimden ayrıldım ve şu anda o kameraların altında "Biri Bizi Gözetliyor" misali Aras'a ben bakıyorum. Gerçi yalan da değil arada bizi gözetleyen biri var; babası özledikçe merak ettikçe oradan bize bakıyor :)
Biliyorum tek bir doğru yok ama bakıcı konusundaki fikirlerinizi merak ediyorum.
Şahsen ben, insanın kendi doğurduğu çocuğa bakabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çalışmak zorunda olan, sağlığı elvermeyen veya farklı nedenlerden dolayı çocuğundan ayrı kalmak zorunda kalanları konunun dışında tutuyorum ve çok saygı duyuyorum. Onlar ayrı.
Hep kulaklarımda, psikoloji yüksek lisans hocam Haluk Yavuzer'in "Doğurmayın efendim, kendi doğurduğunuz çocuğa en az 1 sene oturup bakamayacaksanız doğurmayın efendim" cümlesi çınlıyor. Ve çok hak veriyorum...
Evet ben insanın kendi çocuğuna bakabiliyor olması gerektiğini savunanlardanım. Hiç bir bakıcının, bir çocuğa annesi kadar iyi bakamayacağını savunanlardanım.
Merak ediyorum fikirlerinizi, konuşalım mı biraz bu konuda? ;) 👶
Anne değilken, anne olanları anlarım sanırdım, gerçekten de anladığımı düşünürdüm halbuki anladıklarım bütün kumsalda bir kum tanesi kadarmış.
Sevgi, tutku, aşk… Bütün bu duyguları alın çarpın kaçla isterseniz, ve işte o çıkan sonuç kadardır hissettiğiniz.
İşte o, anneleri anladığımı sandığım dönemlerden biriydi sanırım bakıcı tutmaya karar verdiğimiz zaman. Eve bir bakıcı gelecekti, Aras'a O bakacaktı, ben işe dönecektim, eski hayatımız kusursuz devam edecekti :) Ama işte evdeki hesap çarşıya uymadı, bütün düşünceler tersine hoop diye değişti, ben işimden ayrıldım ve şu anda o kameraların altında "Biri Bizi Gözetliyor" misali Aras'a ben bakıyorum. Gerçi yalan da değil arada bizi gözetleyen biri var; babası özledikçe merak ettikçe oradan bize bakıyor :)
Biliyorum tek bir doğru yok ama bakıcı konusundaki fikirlerinizi merak ediyorum.
Şahsen ben, insanın kendi doğurduğu çocuğa bakabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çalışmak zorunda olan, sağlığı elvermeyen veya farklı nedenlerden dolayı çocuğundan ayrı kalmak zorunda kalanları konunun dışında tutuyorum ve çok saygı duyuyorum. Onlar ayrı.
Hep kulaklarımda, psikoloji yüksek lisans hocam Haluk Yavuzer'in "Doğurmayın efendim, kendi doğurduğunuz çocuğa en az 1 sene oturup bakamayacaksanız doğurmayın efendim" cümlesi çınlıyor. Ve çok hak veriyorum...
Evet ben insanın kendi çocuğuna bakabiliyor olması gerektiğini savunanlardanım. Hiç bir bakıcının, bir çocuğa annesi kadar iyi bakamayacağını savunanlardanım.
Merak ediyorum fikirlerinizi, konuşalım mı biraz bu konuda? ;) 👶
Yorumlar
Öncelikle evet İpek 1 yaşındaydı ben işe başladığımda, 1 yaşına kadar baktım, tamam şimdi bakıcı bakabilir gibi bir psikolojiye girdim mi, hayır?
Babaannesi 2 yaşına kadar baktı..
2 yaştan 3 yaşına kadar kreşe devam etti, hala ediyor, ama kreşe gittiği süre boyunca öyle çok hasta oldu, öyle çok enfeksiyon kaptı şu minicik yaşında bronşiolitten otite geçirmediği hastalık içmediği antibiyotik çeşidi kalmadı ve benim canıma tak etti
Artık gerçekten ücretsiz izin almak ve bu kadar bunalacağıma çocuğuma ben bakmak istiyorum
Annem sabret kızım, büyüyor az kaldı dese de şu en güzel çağlarında ondan uzak olmak beni mahvediyor!
Ve ben de tıpkı senin gibi anne değilken, yahu verin bi bakıcıya hem siz de dinlenirsiniz o sırada derdim, hiç de öyle olmuyormuş..
Ve Iste bizim bu yazdiklarimizi okuyanlardan da ancak anne olanlar bizi anlar 😉